Yıl 2002. Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü tarafından “Müşterek Bahis Oyunlarının Çoklu Erişimli Elektronik Ortamlar Üzerinden Oynatılması ve Merkezi Sistem Kurdurulması ve İşletmeciliği” konulu ihale açılıyor. Aslında bildiğimiz ismiyle Spor Toto oyunu söz konusu olan. Toplam 23 milyon TL’lik bir ciro var. İhaleye girmeye karar verdik ancak işi bilmiyoruz ve finansal açıdan yeterli değiliz. Daha önce Mobicom, DigiKids, Sayot şirketlerinde ortaklık yaptığımız Çukurova Grubu’na, Turkcell ile birlikte ihaleye girme teklifini götürdük, kabul ettiler. Yanımıza bir de, bu konuda dünyanın en hızlı büyüyen ve en başarılı şirketlerinden olan Yunanlı Intralot’u aldık. Teknoloji Holding’in %20, Intralot’un %25 ve “%100 Turkcell katılımı” olan Turktel’in %55’lik ortaklığıyla, 2002’de İnteltek’i kurduk ve ihaleyi kazanarak operasyona başladık.
Hikâyemiz aslında burada başlıyor! Eğer Spor Toto oyunuyla yetinseydik, vasat bir şirketin ortağı olmaya devam etmemiz muhtemeldi. Ancak Intralot yetkilileri bize, klasik Spor Toto (Paramutual Betting) oyunlarının dünyada uzun bir süredir düşüşte olduğunu, yeni trendin Sabit İhtimalli Bahis (Fix Odds Betting) oyunları olduğunu anlattı. İddaa oyununu Yunanistan’da oynattıklarını ve 1 milyar Euro’nun üzerinde ciro yaptıklarını söylediler.
Bilmeyenler için özetlemek gerekirse, İddaa ile Spor Toto arasındaki fark, yatırdığınız para karşılığında kazanacağınız tutarın ne olduğuyla ilgili. İddaa sabit ihtimalli bir oyun, oyuncu parayı yatırdığı anda, tahminleri tuttuğu taktirde kazanacağı miktarı net olarak biliyor (örneğin 10 TL değerinde oynanan ve 1’e 5 veren bir kupon tuttuğu taktirde, kazanılacak tutar 50 TL’dir), Spor Toto veya at yarışları ise müşterek bahis, bir başka deyişle bunlar havuz oyunları. Müsabakalar sonra erdiğinde toplanan miktar, kazananlar arasında paylaştırılıyor.
Peki, Türkiye’de bu oyun tutar mıydı? Oyunun gelişimini bilmeden cevap vermesi zor bir soruydu. Müşterek ve sabit ihtimalli spor bahisleri yüzyıllardır oynanıyor. Horoz dövüşleri ve boks ile başlayan bahisçilik, 19. yüzyılın ortalarında, özellikle elitlerin katıldığı at yarışlarıyla popülerlik ve itibar kazandı. 1960’larda ABD’de spor müsabakalarının naklen yayınlanmaya başlaması, bu işin ilk dönüm noktası oldu. İkinci dönüm noktası ise 1990’ların ortasında internetin yaygınlaşması ve bahis oyunlarının bu sayede internet ortamına taşınmasıyla gerçekleşti.
Bu işe girerken yaptığımız fizibilite çalışmaları sonrasında, Yunanistan’da ulaşılan rakamların iki misline ulaşmanın çok da zor olmadığını gördük ve oyunu Spor Toto Teşkilat Müdürlüğüne teklif ettik. İçerikteki değişiklik sebebiyle Spor Toto’nun yöneticileri, haklı olarak bu oyunu ihalesiz verdikleri takdirde dava edilebileceklerini öne sürerek, yeni bir ihale açılması gerektiğini söyledi. 2 Ekim 2003 tarihinde açılan yeni ihaleyi biz kazandık.
Yeni oyun için “yeni bir marka”ya ihtiyacımız vardı, tahmin edileceği üzere birçok öneri geldi. Bu noktada Yunan ortağımızın katkısı göz ardı edilecek gibi değildi. Intralot’un Yunanistan’da altyapısını sağladığı sabit ihtimalli spor bahislerinin Türkçe karşılığının “iddia” benzeri olması, aslında işimizi kolaylaştırdı. O zamanki reklam ajansımız Young & Rubicam’ın önerisi ve yapılan araştırmanın sonuçlarının desteğiyle, isim olarak “İddaa”da karar kıldık.
İddaa oyunu, Nisan 2004’te başladı. Doğrusunu söylemek gerekirse, başlangıçta işin seyrinin ne olacağı konusunda pek bir fikrimiz yoktu. Ekim 2004’e geldiğimizde, ortaklar ve yönetim kurulu üyeleri olarak gelecek yıl tahminleri yapıyorduk. 200-250-300 milyon dolarlar konuşuluyordu. “500 milyon dolar” dedim. Odadakiler, “o kadar da değil” dediler. Benden sonra en yüksek rakam olarak 300 milyon dolar diyen Turkcell tarafındaki yönetim kurulu üyesi Orhan Göksal, benimle takım elbisesine iddiaya girmek istedi. Kendisi “ama kazanırsam Zegna takım elbise isterim” diyordu. Tahminlerimizi herkesin önünde; Osman Erk, Sait Kayahan, Orhan Göksal, ben ve eski ortağım, isimlerimizin karşısına rakamları yazıp imzaladık. Bu belge şu anda Bilyoner A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Sait Kayahan’dadır. Kendisi belgeyi bulduğunda blog sayfamda yayınlayacağım.
2004 yılının sonuna gelindiğinde, bir önceki yıl 17 milyon dolar olan oyun cirosu 167 milyon dolara, bizim iddiaya tutuştuğumuz yıl olan 2005 sonunda ise 987 milyon dolara ulaşmıştı. Ciro tahminlerimin neredeyse iki katına çıkmıştı. Tabii Orhan Göksal’dan takım elbiseyi almadım, karşılaştığımızda da “Boşver, böyle başarılı bir şirketin ortağı olarak aslında benim sana takım elbise almam gerekir” dedim.
İddaa’nın bahis oyunları pazarındaki payı Nisan 2004’de %1 iken, Aralık 2005’te %37’ye çıktı. 2010 yılı sonunda muhtemelen 2.5 milyar dolar ciroyla, şans oyunları pazarında % 50’ye yakın bir paya sahip olacak.
Peki biz bu işten neden çıktık? Bunu da daha sonra anlatacağım.