28 Temmuz Cuma günü deneyimli gazeteci Ali Çağatay’ın sunduğu Bloomberg HT Ana Haber’e konuk oldum. Çağatay’la faizler, illegal bahisin engellenmesi, Varlık Fonu ve Milli Piyango ihalesi üzerine konuştuk.
Etiket: endonezya
Forbes dergisi – Focus köşesi
   Forbes dergisi editörü Eyyüp Karagüllü’nün Forbes dergisindeki Focus başlıklı köşesine konuk oldum. Girişimcilik, Endonezya projemiz, yeni yatırımlar ve sanat üzerinde keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Endonezya: Bir Yatırımın Ayak Sesleri ve Kişinin Kendi Şansını Yaratması…
2008 yılından beri Endonezya İstanbul Fahri Konsolosu olarak görev yapıyorum. Aynı zamanda DEİK’te Türk-Endonezya İş Konseyi Başkanı da olduğumdan, sıkça Endonezya’ya gidiyor ve iki ülke arasındaki ticari – kültürel ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmaya çalışıyorum. Açıkçası çok keyifle sürdürdüğüm bir görev.
Geçtiğimiz yıl, Endonezya’nın başkenti Jakarta’da Hitay Yatırım Holding’in bir irtibat bürosunu açtık. Ofisin inşaatı esnasında, binanın Endonezyalı temizlik kat görevlisi, ekip arkadaşlarıma ofiste kendisi için iş olup olmadığını sormuş. İngilizce’si “çat-pat” derecede olan, temiz yüzlü, 30’lu yaşlara yakın, genç bir adam… Belli ki katın temizlik görevlisi olması dışında, daha büyük hayalleri var. Ekip arkadaşlarım, bu durumdan bana bahsetti. Gittiğimde görüştük, düzgün biriydi, bu tip bir iş için heyecanlı, hevesli ve çok pozitifti. Ofisboy olarak işe aldık. 1 seneyi geçti işe başlayalı. Adı Firmansyah. (Firmanşah şeklinde söyleniyor, biz kısaca Firman diyoruz) Firman, ofisboyluk görevinin ötesinde, Jakarta’daki sağ kolumuz oldu bizim.
Baktık iletişimde problem yaşıyoruz, Firman’a İngilizce özel ders aldırmaya başladık, İngilizce’si bir hayli ilerledi. Bununla da kalmadı, Jakarta’ya bir gidişimde Firman’ın ortaokul mezunu olduğunu öğrendim. “Hadi Firman, liseyi de bitir” dedim. Firman, liseyi dışardan bitirmek için okula gidiyor ve sınavlara giriyor. İki ay önceki gidişimde Firman sınavlardan aldığı notları gösterdi. Hepsi yüz üzerinden doksanın üstünde notlar. Önümüzdeki ay Firman dışardan liseyi bitiriyor. Bu gidişimde, dönüşümden bir gün önce ona bir görev daha verdim. “Seni muhasebeci yapacağız, lise sonrası hangi okullara gidebileceğin konusunda bir çalışma yap” dedim. Firman, büyük bir ihtimalle yeni öğretim sezonunda bir yüksek okul veya üniversiteye başlayacak.
Bu gelişmelerin kendisinde yarattığı mutluluğu anlatamam. Akıllı, eğitime açık, kendisine söylediğimiz hiçbir işi atlamayan, bir kez söylendiğinde işi harfiyen yapan, son derece uyumlu bir arkadaş.
Firman’ın bizimle çalışmak için çaba göstermesi, şansını zorlaması tabii ki önemli. Ancak bu şansı yaratan da kendisi oldu. Ara sıra öğrenci arkadaşlarla konferanslar vesilesiyle bir araya geldiğimde hep altını çiziyorum: İyi bir öğrenci olmak kadar önemli başka hususlar da var iş hayatı için. Bağlantılar, sosyal yaşam, girişken olmak, fırsatları zamanında görmek, değerlendirmek ve doğru zamanda girişimde bulunmak gibi. Firmansyah, tam da sözünü ettiğim gibi biri. Katta temizlik yaparken, şansını denedi, zorladı, hayatını çok olumlu yönde değiştirmeyi başardı ve bizler için de çok iyi bir ekip arkadaşı oldu.
Bu arada geçtiğimiz sene 3. kez baba oldu. Oğluna koyacağı isim konusunda fikrimi sordu. Ben de kendi oğlumun ismini önerdim ve “Kerim olsun” dedim. İsmini Kerim koydu ve oğlunun isim babası da oldum…
Hayat, fırsatlarla ve tesadüflerle dolu. Ama fırsatları zamanında görüp, harekete geçmezsek, önümüzden geçip gidebilirler. Alıcılarımızın her daim online olması, ileriki yaşantımızda büyük kapıların açılmasına vesile olabilir.
Geçen sene oğlum Kerim ile Jakarta ve Bali seyahati yapmıştık. Bu seyahatte Firman’ın evini de ziyaret ettik. Büyük Kerim, bebek Kerim ile tanıştı.
Gelelim Endonezya’ya… Endonezya Fahri Konsolosluğumun başlangıcından beri, Endonezya’da ne gibi işler yapabilirim konusunda çalışmalar yapıyor, ancak bir girişimde bulunmuyordum.
Endonezya Başkanı Susilo Bambang Yudhoyono (SBY), 2010 yılında Türkiye’ye gelmeye karar verdiğinde, ben de ne iş yapacağımın kararını vermiş ve niyetimi Endonezya Yatırım Ajansı Başkanı ile konuşarak açıklamıştım. Hedefim, dünyanın jeotermal kaynaklarının yüzde 40’ına sahip olmasına rağmen, bu kaynakların şu anda sadece yüzde 5’ini kullanan Endonezya’da, jeotermal arama lisansları alarak jeotermal enerji üretimi yapmaktı.
2010 yılının Haziran ayında başlayan bu macera yaklaşık üç yıldan beri devam ediyor ve Singapur’da kurduğum Hitay Energy Holdings’e bağlı olarak Endonezya’da kurduğum şirketler vasıtası ile Endonezya Enerji Bakanlığı’ndan jeotermal arama ruhsatları almayı hedefliyorum.
Uzun soluklu bir iş. Allah yardımcımız olsun…
Geleceği En Parlak Ülkelerden Biri: Endonezya
Endonezya, 240 milyonun üzerinde nüfusu, kişi başına 3 bin 500 dolarlık geliri ile dünyanın 16’ncı en büyük ekonomisi durumunda… Kesintisiz olarak yıllık yüzde 6’nın üzerinde büyümesiyle dikkatleri üzerine çekiyor.
Endonezya; zengin doğal kaynakları olarak; petrol, doğal gaz, çeşitli madenler, orman ürünleri, zengin su kaynakları, verimli tarım arazileri, iş gücünün verimliliği, kalifiye insan gücü ile uluslararası yatırımcıların ilk sıralarında yer almaya devam ediyor.
Son yıllarda hızla büyüyen ekonomisi ile Endonezya, bu gelişmenin doğal sonucu olarak çok büyük rakamlarda altyapı ve enerji yatırımlarına ihtiyaç duyuyor.
Bildiğiniz gibi 2008 yılından beri, 5 yıldır Endonezya’nın İstanbul Fahri Konsolosu ve 3 dönemdir de DEİK Türk – Endonezya İş Konseyi Başkanı olarak faaliyet görev alıyorum. Bu sayede Endonezya’nın insanlarını da yakından tanıma şansına sahip oldum. Endonezyalılar güler yüzlü, sıcak kanlı, samimi ve kültürel olarak bizimle çoğu konuda benzeyen bir toplum. Yabancılara, özellikle Türkler’e karşı çok sıcaklar. Bildiğiniz gibi Osmanlı döneminden kalma ilişkilerimiz var.
Benim Endonezya’ya ilk gidişim 2006 yılında DEİK’in düzenlediği bir iş gezisi ile oldu. Bu geziye o zamanki Spordan Sorumlu Devlet Bakanımız Mehmet Ali Şahin başkanlık etmişti. Yaklaşık 50 kişilik bir Türk heyeti ile Jakarta’yı ziyaret etmiştik. Karşı tarafın başkanlığını ise o zamanki Ticaret Bakanları Mari Elka Pangestu yürütüyordu.
Bu toplantılarda sohbet ettiğimiz Endonezya Dışişleri Bakanlığı üst düzey bürokratlarından Ramli Sa’ud bana Endonezya’nın İstanbul Fahri Konsolosluğunu teklif etmiş ve bunun sonucu olarak uzun bürokratik işlemler sonucu 2008 yılında resmi olarak Fahri Konsolosları olmuştum.
Fahri Konsolosluk görevim süresince Endonezya’yı ziyaretlerim arttığından Endonezya’nın ekonomisi ve yatırım fırsatlarını da gözlemleme, inceleme fırsatım oldu ve sonuç olarak Hitay Yatırım Holding olarak Jakarta’da Rep. ofisimizi açtık. Endonezya’daki yatırım fırsatları ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Bu çalışmalardan sonuçta bir yatırım ve değer yaratacağıma inanıyorum.
Geçtiğimiz Cuma günü Endonezya’nın Doğu Java Eyaleti Valisi Sayın Soekarwo Kartodihajdjo ve birlikte bulunduğu heyet, Endonezya Büyükelçisi Sayın Nahari Agustini ve büyükelçilik mensupları ile iş dünyamızdan kısıtlı sayıda katılımcının olduğu bir davet düzenledik. DEİK Asya Pasifik Bölge Koordinatörü Gökşin Demiral’ın da katıldığı davette, Doğu Java’daki yatırım fırsatları anlatıldı ve iş adamlarımıza yatırım için çağrıda bulunuldu. Beş şirket niyet mektubu imzaladı. Bu niyetlerin en kısa zamanda yatırıma dönüşmesi en büyük temennimiz.
Endonezya’da yatırım yapmak isteyen iş adamlarımıza da buradan seslenmek istiyorum. Endonezya’da her alanda yatırım fırsatları mevcut. Ülke kısa zamanda dünyanın ilk 10 ekonomisinden bir olacak. Rekabetin yoğun olduğu ülkemizden, bulundukları iş kollarında fırsatlar arayan iş adamlarımıza kapımız her zaman açık.
Silakan klik di sini untuk membaca berita Jawa Pos dalam Bahasa Indonesia.
Click here to read the Jawa Post article in Bahasa Indonesia.
Jawa Pos haberinin İngilizce versiyonunu okumak için tıklayabilirsiniz.
Ticari Ortak Olarak Endonezya ve Türkiye
Geçtiğimiz aylarda yayınladığım bir yazıda, Endonezya’nın bağımsızlık günü vesilesiyle ülke tarihini size anlatmış, bugünün büyük oyuncularından biri olma yolunda nasıl ilerlediğinden bahsetmiştim. Bildiğiniz üzere, Fahri Konsolosluk görevim itibarıyla iki ülke arasındaki kültürel ve ticari ilişkilerde elçilik misyonunu üstleniyorum. Şimdi de, size sadece Endonezya’dan değil, yakından izleme fırsatı bulduğum Türkiye ile ticari ilişkilerinin geçmişten bugüne gelişim sürecinden bahsetmek istiyorum.
Türkiye Endonezya arasındaki ticari ilişkiler oldukça köklü ve yaklaşık 50 yıllık bir geçmişe dayanıyor. İlk resmi ilişkilere 60 yıl önce Türkiye’nin Endonezya’yı tanımasıyla başlayan iki ülke, günümüzde 1.7 milyar dolarlık ortak ticaret hacmine sahip bulunuyor.
Bu bağlamda, uluslararası ticaretini ikili anlaşmalara dayandıran ülkeler arasında ilk adım 1959 yılında atıldı ve Türkiye-Endonezya Ticaret Anlaşması imzalandı. Daha sonra imzalanan Teknik İşbirliği Anlaşması (1982), Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması (1997), Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması (1997) gibi önemli belgeler, iki ülke arasındaki yasal zemini oluşturdu. Türkiye ve Endonezya, ikili ticari ilişkilerin yanı sıra, üyesi oldukları “Birleşmiş Milletler ve Uzman Kuruluşları”, İslam Konferansı Örgütü, D-8, G-20 gibi uluslararası ve bölgesel örgütler çerçevesinde, işbirliğini halen sürdürüyor.
İki ülke arasında özellikle 2000 yılından sonra yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeler, diplomatik pasaport ve hizmet pasaportu muafiyetiyle perçinlendi. Şu anda her iki ülke vatandaşlarının turistik ya da iş amaçlı yapacakları ziyaretlerde herhangi bir ön başvuruda bulunmaksızın, ülkeye girişlerinde vize verilmektedir. Bugün Endonezya, Türkiye’nin Uzakdoğu’da en çok ticaret yaptığı 6. ülke konumunda. Küresel ekonomik kriz sonucunda 2009 yılında %26 oranında düşüş gösteren ticaret hacmine rağmen, iki ülke arasındaki ithalat/ihracat yeniden toparlanmaya ve büyümeye devam ediyor.
Elbette, Endonezya coğrafi konumu itibarıyla yeraltı kaynakları açısından da zengin bir ülke. Önemli petrol ve gaz kaynaklarına sahip Endonezya, günde yaklaşık 1 milyon varil petrol üretiyor. Özellikle enerji kaynaklarıyla dikkat çeken Endonezya’da tekstil ürünleri (%18.2)*, hayvansal ve bitkisel yağlar (%13.2), elektrikli makine ve cihazlar (%8.7), kauçuk (%12) ve diğer ürünler (%47.98), Türkiye’nin ithalat kalemleri arasında yer alıyor. İthal ettiğimiz bu ürünlere karşılık ise Endonezya’ya hububat (%41.8), kimyasallar (%12) elektrikli makine ve cihazlar (%8.7), tütün mamulleri (%9.4), demir çelik (%9.2) ve diğer ürünler (%18.9) ihracatı yapıyoruz. (Kaynak: TUİK)
Endonezya’nın Türkiye’deki yatırımları, bugün itibarıyla 650 bin dolar civarında, faaliyet gösteren firma sayısı ise 3. Halen 9 Türk firmasının toplam 70 milyon dolarlık hacimle faaliyet gösterdiği Endonezya, kalabalık nüfusuyla geleceğin önemli pazarlarından biri olarak görünüyor. Dünyada, kauçuk ve kahve üretiminde ilk sıralarda yer alan Endonezya, turizm sektörü açısından bizim için önemli bir kaynak. 2009 yılında ülkemizi ziyaret eden Endonezyalı turist sayısı, 2008 yılına oranla %50 artışla 23.000’e ulaştı, bu sayı 2010 yılında artmaya devam ederek 24.349 oldu.
Endonezya 188 milyar dolarlık uluslararası ticaret hacmiyle dünya ekonomisinin ihracatta %.0.85’ini, ithalatta ise %.0.65’ini oluşturuyor. Şunu söyleyebiliriz ki, Endonezya, uluslararası ticarette geleceğin büyük oyuncusu olma yolunda ilerliyor.
Endonezya: Sömürgelikten Bağımsızlığa…
Bu yıl Endonezya’nın bağımsızlığını elde etmesinin 66. yıldönümü. Ben de Endonezya İstanbul Fahri Konsolosu olarak, bu güzel ülkenin zorlu mücadelelerle dolu tarihini anlatmak ve sosyal yapısından sizlere biraz bahsetmek istiyorum.
Gezdiğim en egzotik ülkelerden birisi olan Endonezya, 17.508 ada üzerine kurulu tam bir adalar ülkesi ve içinde 300’e yakın etnik grup yaşıyor. 250 milyona yakın nüfusuyla dünyanın 4. büyük kalabalık ülkesi olan Endonezya, aynı zamanda en çok nüfusa sahip Müslüman ülke olma özelliğini de taşıyor. Java adasında bulunan başkent Jakarta’da, güneydoğu Asya’nın en kalabalık nüfusu yaşıyor.
Endonezya, geçmişte, özellikle de sömürgeciliğin yayıldığı dönemde birçok Avrupa ülkesinin gözdesi oldu. 1511 yılında Portekiz tarafından sömürgeleştirilen Endonezya, daha sonra İspanya, İngiltere ve Hollanda’nın saldırılarına da maruz kaldı. Hollandalılar; 16. asrın sonlarına doğru, Doğu Hindistan, Java ve Moluk’ta kurdukları merkezlerle bölgede ticareti tamamen ele geçirdi ve nüfuzunu artırdı. 18. asrın sonlarına doğru tamamen Hollanda sömürgesi olan ülkede, 1900’lü yılların başından itibaren antiemperyalist fikirler ortaya çıkmaya başladı. Bu fikirlerin kuvvetlenmesi, Hollanda sömürgeciliğine karşı, milliyetçilik ve bağımsızlık mücadelesinin fiilen başlamasını sağladı. Bu mücadelenin önde gelen liderlerinden Ahmed Sukarno, 1927’de kurulan Milliyetçi Parti’nin başkanı oldu; Endonezya halkının başlattığı ve hızla kuvvetlenen bağımsızlık mücadelesine liderlik etti. Bu durum karşısında endişeye düşen Hollanda, o günlerde Ahmed Sukarno ve arkadaşlarını yakalayıp sürgüne göndererek halkı sindirmeye çalıştı.
2. Dünya Savaşı sırasında Japonya, Endonezya’yı işgal etti. Bu dönemde Japonlar, siyasi anlamda Endonezya halkının mücadelesini destekleyerek, milliyetçilerin yeniden bir parti kurmasına izin verdiyse de, yönetimde söz sahibi yine Japonlar oldu. 17 Ağustos 1945 tarihine gelindiğinde, Japonların savaşı kaybedip teslim olmasıyla, Ahmed Sukarno başkanlığında bir hükümet kuruldu ve ülke bağımsızlığını ilan etti. Aynı dönemde Hollanda yeniden ülke üzerinde baskı kurdu ve yönetime müdahale etti. Bu durum, yaklaşık 5 sene süren bir iç savaşın çıkmasına neden oldu. İç savaşta galip gelen Endonezya halkı 1950 senesinde tümüyle birleşti ve devletin adı “Endonezya Cumhuriyeti” olarak değiştirildi.
Bugün, %90’ı Müslüman olan ülke halkının geri kalanı, halen Hinduizm, Budizm ve Hristiyanlık gibi inançlara sahip. Ülkenin resmi dili olarak, farklı lehçelerin ortak bölümlerinden oluşturulan “Bahasa” kabul edilmiş olsa da, bugün ülkede, birbirine çok benzeyen 250’den fazla dil kullanılıyor. Endonezya’da halkın %50’si köylerde yaşıyor. Kıyı bölgelerde yaşayan halk ile iç kesimlerde yaşayanlar arasında hayat tarzı ve kültür farklılıkları oldukça fazla. El sanatlarının, özellikle kumaş dokuma ve işleme yönünde yaygınlaştığı ülkede, batik denilen egzotik renk ve desenli kumaşlar, en fazla işlenen el sanatı ürünleri. Tarım, muson ikliminde yer alan ülkenin ekonomisinde hâlâ kuvvetli bir ağırlığa sahip olsa da, bağımsızlığın ilan edilmesinden bu yana sanayi, madencilik ve ticarette çok önemli adımlar atılmış durumda.
PWC’ın raporuna göre Endonezya, 2050 yılında PPP (Purchasing Power Parity-Satınalma Gücü Paritesi) olarak dünyanın 8. büyük ekonomisi olacak. Ekonomideki hızlı gelişim bunu doğrular nitelikte görünüyor. Şu anda Endonezya’da kişi başına gelir 3.500 ABD Doları civarında ve ekonomisi yıllık ortalama % 6.5 oranında büyüyor. Bugünkü ekonomik büyüklüğü ile Endonezya, Türkiye ile aynı büyüklükte bir ekonomiye sahip diyebiliriz. Ülkenin en büyük şansı, çok zengin ve yüksek kalorili kömür, petrol, doğalgaz, orman ve çeşitli maden kaynaklarına sahip olması.
Endonezya artık bugünün gelişen ve büyüyen bir ülkesi. Zorlu mücadelelerin ardından geldikleri bu noktada, azimle ve çalışarak yollarına devam ediyorlar. 66 yıllık süreçte hem geçmişin yaralarını saran hem de yeni adımlar atan Endonezya’nın, bundan sonra da aynı ivmeyle gelişimini sürdüreceğine inanıyor, bağımsızlıklarını içtenlikle kutluyorum