12. Uluslararası İstanbul Bienali: “İsimsiz”

Geçtiğimiz yıllarda Venedik ve İstanbul Bienallerinde bulunmuş, hayranlıkla izlemiştim eserleri… Özellikle 2009 yılında Venedik’te sergilenen Lapses – Türk Pavyonu, katılımcıların dikkatini fazlasıyla çekmiş, izleyenleri kendine hayran bırakmıştı. Bu yıl, dünyanın en büyük sanat etkinliklerinden biri olarak kabul edilen ve 1987’den bu yana düzenlenen İstanbul Bienali, 17 Eylül tarihinde 12. kez sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Ben de, hem ülkemiz hem de sanat dünyası için ayrı bir öneme sahip olan bienalin bu yılki temasından ve ilham kaynağı olan Felix Gonzales Torres’ten söz etmek istiyorum. Tabii, yıllardır İstanbul Bienali’nin düzenlenmesini sağlayan İstanbul Kültür Sanat Vakfı’ndan (İKSV) da bahsetmemek olmaz…

Ulusal ve uluslararası festivalleri düzenlemek amacıyla 1973 yılında kurulan İKSV, kurulduğundan bu yana, kültür ve sanat çalışmalarının en seçkin örneklerini sanatseverlerle buluşturdu. İlk kez “Uluslararası Çağdaş Sanat Sergileri” temasıyla yola çıkan İstanbul Bienali, 2009’da “İnsan neyle yaşar?” başlığı altında birçok sergiye ev sahipliği yaptı. Bu anlamda Bienal*, sanat yoluyla Türkiye’nin ulusal ve kültürel değerlerinin, uluslararası alanda tanıtılması için birçok çalışmayı hayata geçiren İKSV’nin en önemli organizasyonu niteliğini taşıyor.

Küratörlüğünü Adriano Pedrosa ve Jens Hoffmann’ın üstlendiği “İsimsiz” başlıklı 12. İstanbul Bienali; Pasaport, Ross, Ateşli Silahla Ölüm, Soyutlama ve Tarih temalarından oluşan 5 karma sergi ve 45 kişisel sunuma ev sahipliği yapacak. Her karma sergi, belirli bir tema altında çok sayıda sanatçının yapıtını bir araya getirecek.

Hitay Yatırım Holding olarak, bu yıl “Tarih” temasının sponsoru olduk. Kişisel tarih, hafıza ve toplumsal tarih konulu eserlerin sergileneceği bölümü görmenizi tavsiye ederim. Tema altındaki eserlerin vurgusunu, tarihin getirdiği sorumluluklar ve sunduğu imkânlar oluşturacak.

Bu yıl serginin “İsimsiz (12. İstanbul Bienali), 2011” başlığını almasının sebebi ise Gonzalez-Torres‘in kendi yapıtlarını adlandırmakta kullandığı geleneğe bir gönderme yapmak…

Peki, kimdir bu Felix Gonzales Torres?

Küba asıllı sanatçı Gonzalez-Torres, 1957 yılında Amerika’da doğdu. 1970’li yılların sonunda New York’a yerleşti ve sanat eğitimi aldı. 1980’li yıllarda, etkin bir sosyal aktivist olarak Group Material adlı sanat topluluğuna katıldı. Torres, erken dönem metinsel eserlerinden oluşan ilk kişisel sergisini, 1988 yılında Soho’daki Rastovsky Galerisi’nde açtı ve “Kavramsal Sanat ve Minimalizm” ile ilişkili görülebilecek bir sanat anlayışı geliştirdi. En çok bilinen eserleri; takvim, yapboz, kağıt yığınları, şeker kümeleri, tele dizilmiş ampuller, dilbilimsel portreler ve fotoğraflardır. 1996 yılında, 38 yaşındayken AIDS nedeniyle hayatını kaybeden Torres, öldüğü güne kadar bir sanatçı olarak üretimini sürdürdü.

Gonzalez Torres’in farklılaşmasını sağlayan en önemli özelliklerden biri, izleyicilerin, eserin bir parçasını yanında götürmesine izin vermesidir. Bu yolla, eserlerine sanatseverleri de dahil ederek, karma bir ambiyans yaratır. Bir eser dizisi; izleyicilerin, sergi alanında yığın halde bulunan ambalajlı şekerlerden almasına izin verirken; bir başka dizi, yine alınması serbest olan, çok ince saydam plastik parçalardan veya basılı dergilerden oluşur. Enstalasyondaki şeker, plastik ve dergiler azaldıkça, sergi sahipleri tarafından yenileri konur.

Torres, minimalist ve kavramsal yapıtlarıyla 20. yüzyıl güncel sanatının en önemli isimleri arasında sayılıyor. Sanat tarihindeki benzersiz yeri tescil edilen, dünyanın en önemli müzelerinin eserlerini sergileyebilmek için yarıştığı dünyaca ünlü sanatçının, bu yılki İstanbul Bienali’nde sanatseverleri etkisi altına alacağını düşünüyorum.

* Bienal: İtalyanca “iki yılda bir düzenlenen” etkinlik anlamına gelen, kültür ve sanat faaliyetleri için kullanılan bir terim. Bienal, ilk olarak 1895 yılında Venedik’te düzenlendi.

Pazar Araştırmalarında Online Araştırmanın Yeri ve Önemi

Pazar Araştırmaları, modern iş yönetimi ve pazarlama teknikleri için oldukça önem taşıyan, yönlendirici bir kaynaktır. Risk ortamının yüksek olduğu ve özellikle sistematik bilgiye ulaşmanın mümkün olmadığı durumlarda, karar verme sürecindeki kişilerin bilgi ihtiyacını karşılar.

Çağdaş yöneticilerin, araştırmalar aracılığıyla elde edilen bilgileri etkin kullandığı konular:

•Pazardaki boşlukları görmek, riski minimize ederek yeni yatırım kararları almak
•Markanın iletişim stratejisini oluşturmak için, mevcut markaların algılarını belirlemek
•Müşteri ya da tüketici beklentilerini öğrenerek, doğru pazar stratejileri oluşturmak
•Yapılan reklam ve kampanyaların etkinliğini ölçmek
•Doğru fiyatlandırma ve satış stratejileriyle, kârlılığı artırmak
•Rekabette önde olmak için rakipleri tanımak
•Doğru fiyatlandırma politikalarını uygulamak
•Mükemmel işleyen bir bayilik / şube sisteminin sağlanması için, aksayan yönleri görmek
•Pazarın ve rakip markaların zaman içinde ne yöne gittiğini görerek, değişimin yönünü yakalamak
•Medya planını doğru ve etkin yapmak, reklam bütçesini optimum kullanmak
Online araştırmalar, araştırma şirketlerinin uyguladığı saha yöntemlerinden birini oluşturuyor. Türkiye’de 1 yılda yapılan araştırmaların toplam bütçesi, yaklaşık 100 milyon Euro civarındayken, online araştırmaların bunun içindeki payı sadece %1 seviyesinde. Buna karşın ABD’de online araştırmalar tüm pazarın yaklaşık yarısını oluştururken, Avrupa ülkelerinde ise oldukça yaygın bir kullanım görülüyor. İşte bu amaçla biz de, Türkiye’nin en geniş veritabanına sahip ilk online araştırma şirketi olan DORinsight’ı kurduk.

Online araştırmanın geleneksel araştırma yöntemlerinden en önemli farkı, maliyetleri yaklaşık %50 oranında düşürmesi… Tabii, hız da, maliyet gibi yöntemin ayırt edici özellikleri arasında yer alıyor. DORinsight’ın kullandığı veritabanı, birçok farklı hedef kitleye kısa sürede ulaşma imkanı sağlıyor. Hedef kitleyi önceden bilme avantajıyla, saha takibi daha kolay, geri dönüş oranları diğer metodlara göre daha yüksek oluyor; online ses ve görüntü iletişimi kurmaya imkan tanıyor.

Araştırmalarda kullanılacak yöntem belirlenirken, konusuna, hedef kitlesine ve amacına göre tercih yapılıyor. Telefonla, yüz yüze ya da online anket tekniklerinin hepsi uygulanabiliyorsa, online anketi tercih etmek, çok daha akılcı ve mantıklı bir seçim oluşturuyor. Çünkü, güvenilir bir veriyle çalışıldığında, hata payı en düşük yöntem… Özetle; kontrol kolaylığı, veritabanı kalitesi, yüksek katılım oranı, zaman avantajı ve düşük saha maliyeti uygulamada öne çıkan artılar.

Online araştırmalar, en yaygın olarak tüketici araştırmalarında kullanılıyor. Bunun nedeni internet kullanıcılarının pek çok sektörün hedef kitlesinde yer alması. Bazı siyasi ve sosyal araştırmalarda, örneğin okur yazar olmayan ya da görece yaşlı kesimden biriyle online anket yapmak pek mümkün değil. Fakat internet kullanan kesimde yapılacak sosyal ya da siyasi araştırmalarda, zaman zaman içeriğe ağırlık verilerek, istenilen kitleyi temsil eden sonuçlar elde etmek mümkün oluyor.

ABD ve Avrupa’da internet penetrasyonunun yüksek, teknolojik altyapının ise daha gelişmiş olması nedeniyle, online araştırma, telefon ya da yüz yüze anket yönteminin yerini almaya başladı. Özellikle uluslararası projelerde çok daha yaygın kullanılıyor.

Ülkemizde talep gören ve gelişen bir yöntem olmasına karşın, veritabanı sağlama ve güncel tutmanın maliyetli ve zaman gerektiren bir süreç olması nedeniyle, pek çok araştırma firması bu yöntemi uygulayamıyor. Online araştırma, ülkemizde hâlâ “yan” metod olarak görülen bir veri toplama yöntemi. İnternet kullanımının artmasıyla, online araştırmaların sayısının da artacağına inanıyor, bu gelişmeyi kısa sürede Türkiye’de görmeyi ümit ediyorum.

Teknoser’de Yeni Bir Kültürün Ayak Sesleri

Daha önce de yazı ve röportajlarımda sıklıkla bahsettim. Bildiğiniz üzere, 1998 yılında, daha önce Exim’de sattığımız tüm donanım ürünlerinin servis, bakım ve kurulum hizmetlerini departman yapısından çıkararak, Teknoser’i kurduk. Teknoser, daha sonra Türkiye’nin en geniş ağa sahip servis şirketlerinden biri oldu. Bugün ise Teknoser’de yeni bir yapılanmanın içindeyiz, aramıza katılan yeni arkadaşlarımızla birlikte yeni bir kültür yerleştiriyoruz.

Teknoser’de son bir yılda yapılan atamalarla kendimize yeni hedefler belirledik. Teknoser’in vizyonu, “kurumlara, teknoloji destekli yenilikçi hizmet modelleri ve katma değerli çözümler sunan, uluslararası entegratör firma olmak” şeklinde yeniden tanımlandı. Bu vizyona ulaşmak için Teknoser’in tüm faaliyetleri, farklılaşma, çözüm odaklılık, verimlilik ve çeviklik değerleriyle kurgulandı.

Teknoser bugün, 81 il ve bu illerin tüm ilçelerinde; yerinde kurulum, bakım, destek hizmeti verebilecek bir organizasyona sahip. Türkiye çapında 65 ofisi ve 500’ün üzerinde personeliyle, hizmetlerin tamamını kendi bünyesinde gerçekleştiriyor.

Farklılaşma süreciyle birlikte Teknoser’in kadrosu, konusunda uzman ve tecrübeli personelle daha da güçleniyor. En önemli değişim satış, satış öncesi ve sonrası hizmet kadrolarında yapılıyor. Teknoser, sektörde kadro açısından nitelik ve nicelik olarak en yüksek değere sahip firmalardan birisi konumunda bulunuyor. Değişimin olumlu yansımalarını, müşterilerimizin BT projelerini Teknoser’le paylaşmalarıyla görüyoruz. Bunun yanı sıra sektörün en büyük ürün sağlayıcısı konumundaki uluslararası firmalar da, dikkatlerini her geçen gün Teknoser üzerinde yoğunlaştırıyor.

Bugüne kadar 500’den fazla projeyi başarıyla tamamlayan Teknoser’de, saha teknik, mühendislik, satış ekiplerinin kalite ve uzmanlığı ön plana çıkıyor. Teknoser’in Teknik Mühendislik Hizmetleri, Satış Öncesi Hizmetler ve Satış ekiplerinde çalışan personelin ortalama tecrübe süresi 10 yıl. Tüm bu özellikler, Teknoser’e rakiplerine göre farklılaşma ve esneklik imkanı verdiği gibi, Teknoser’in en kaliteli çıktıyı üretmedeki azim ve kararlılığının da bir göstergesi. Teknoser artık, sistem bütünleştirici olarak, katma değerli çözümler konusunda çok daha iddialı projeler üretmeyi hedefliyor.

Teknoser’in amacı sadece BT sektöründe var olmak ve pazardan pay almak değil; pazarı büyütmek ve etkin oyuncu olmak… Teknoser bugüne kadar birçok sistem bütünleştirme, bakım ve destek projesine imza attı. Önümüzdeki dönemde ise katma değerli çözümlere de odaklanacak. Hedef; sanallaştırma, olağanüstü durum uygulamaları, veri depolama ve yedekleme, biyometrik çözümler, BT güvenlik ve ağ çözümlerinde en büyük sistem bütünleştirici firma olmak. Şirket ayrıca, destek ve bakım konusundaki deneyimiyle katma değerli çözümler konusundaki hedeflerini birleştirip, çok yönlü profesyonel hizmet sunmayı da amaçlıyor.