Turkishtime Röportajı (Temmuz 2010)

Dünya ekonomisinin giderek daha fazla entegre olduğu günümüzden 10 yıl sonraya baktığınızda, Türkiye ekonomisini ve sektörünüzün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Son 20 yıl, Türkiye ve dünya için, çok hızlı gelişmelerin yaşandığı bir dönem oldu. Ekonominin ve toplumsal yaşamın tüm dengeleri değişti. O tarihten bu güne, Türkiye’ye baktığımızda, ekonomik istikrarı artan, büyüyen, gelişen, yatırım çeken, stratejik konumu çok daha net bir şekilde anlaşılan bir coğrafya haline geldi, refah arttı. Değişimi biz de hızlı yaşadık. Ama ilk kez, dünyanın geleceğinde önemli rol oynayacak ülkeler arasına girdik. Bu noktada, eğrisiyle doğrusuyla diplomatik ilişkilerimizi de iyi yönettiğimizi düşünüyorum, önemli taşlar yerine oturuyor. Bundan sonraki dönemdeki gelişmeler ise çok daha hızlı yaşanacaktır, yeter ki istikrar bozulmasın… Türkiye, sahip olduğu değerleri doğru okumaya, onları doğru konumlandırmaya, strateji geliştirmeye, daha büyük hedeflere yönelik planları hayata geçirmeye yönelik somut adımlar atmaya başlıyor.

Hitay Yatırım Holding olarak, biz, kurumsal girişim sermayesi alanında faaliyet gösteriyoruz. Fırsat ve gelecek gördüğümüz sektörlerde, iş alanlarında yatırım yapıyoruz. Konuya kendi alanımızdan bakınca, ben Türkiye’nin yatırımlar açısından artık çok daha büyük bir “fırsatlar ülkesi” olacağına inanıyorum. Birçok sektörde, mevcut işlerde ve yeni alanlarda, geleceği parlak girişim olanakları var. Devlet de yatırımı ve girişimciliği politik olarak destekliyor, önünü açacak adımlar atıyor. Özetle Türkiye’nin önü çok açık, yakında bunu daha iyi göreceğiz.

Daha yeşil bir ekonomi Türkiye’ye ne kazandırır? Bu konuda yapılması gerekenler
ve varsa sizin planlarınız nelerdir?
Son günlerde popülaritesi ve “farkındalık” oranı artan bir konu olan yeşil ekonomiyi, ben yalnızca Türkiye ile sınırlandırmak istemiyorum. Hepimiz dünyaya karşı sorumluyuz, şu an ise onu korumak adına yapılacaklar listesinde olması gereken noktadan çok gerideyiz. Bu noktada, toplumun bilincinin artması ise sevindirici bir durum… Çünkü tüketicinin, bireyin bilinç seviyesi yükseldikçe, dünyaya karşı sorumluluklarını yerine getiren kurum ve markalara karşı seçiciliği arttıkça, “yeşil ekonomi” de büyüyecektir. Ben, sosyal medyanın da radikal bir değişimi tetikleyeceğini düşünüyorum. Son dönemde yaşanan örneklerde bunu çok net bir şekilde gördük. Dev şirketler, dünyaya ve çevreye zarar verdiklerini gösteren tek bir fotoğraf karesinin sosyal medya ile bir anda milyonlarca insana ulaşması sonucu, birkaç dakika içinde milyonlarca dolarlık zarara uğruyor. Bu nedenle, herkes artık, çok daha dikkatli olacak.

Hitay Yatırım Holding’e gelecek olursak… Kurumsal girişim sermayesine odaklanmış bir grup olarak, bizim faaliyetlerimizde üretim vb. konular bulunmuyor. Ancak, tüketimde bilinçli davranıyoruz. Bunun yanında, dünyaya karşı sorumluluğumuz konusundaki özel çalışmalarımızda ise daha mütevazı bir duruş sergilemeyi tercih ediyoruz