‘İddaa’, ‘napolyon’ ve ‘bilyoner’ gibi markaların yaratıcısı Emin Hitay, önce markaları oluşturuyor, sonra değer kazandırarak satıyor. Bilgi teknolojileri, finansal hizmet, ödeme sistemleri, online araştırma ve gayrimenkul alanlarında çalışan Hitay, yeni markalar yaratmak için çalışıyor.
Sultanhamamlı bir babanın oğlu olarak ilk işinde tekstilciliği seçen Emin Hitay, 8 yıl bu işi yaptıktan sonra kendi işinin patronu oldu. Girişim sermayesi alanında Türkiye’nin önde gelen yatırımcılarından olan Emin Hitay, 1988 yılında kurduğu şirketi ile Türkiye’yi ‘barkod’ kavramıyla tanıştırdı. İddaa ve ‘napolyon.com’ gibi markalar onun eseri… Bilişimin ve teknolojinin çeşitli alanlarında marka yaratan ve holdingleşen Hitay, bugün bilgi teknolojileri, finansal hizmetler, ödeme sistemleri, online araştırma ve gayrimenkul sektörlerinde Hitay Yatırım Holding çatısı altında faaliyetlerini sürdürüyor. ‘Napolyon.com, Dorinsight, Arena Faktoring, Teknoser, Bilyoner.com, Turkey Sotheby’s International Realty, 2nokta ve Exim’ Hitay Yatırım Holding’in markaları arasında yer alıyor.
– 11 şirketi bünyesinde barındıran bir ‘teknoloji holdingi’i yönetiyorsunuz… Faaliyetlerinizi anlatır mısınız?
“dorinsight.com”; on-line araştırma firmamız. Yurt dışında çok kullanılan bu yöntem, Türkiye’de de gelişecek. Profilli 1 milyon 200 bin ‘napolyon.com’ üyemiz var. Bu birikim bizim için avantaj oldu. Bu alanda pazar lideriyiz. Teknoser’de saha hizmeti olan, bakım onarım işleri yapan bir firma. Özel ve kamuda sistem entegrasyonu işlerini bu şirkette yapıyoruz. POS’ların saha hizmetini, 250 bin parça elektronik donanımın bakımını yapıyoruz. Bu alanda bağımsız olan en büyük firma biziz. Çok hızlı büyüyoruz. 2012’de 80 milyon lira olan cironun 2013’te yüzde 100 büyüyeceğini öngörüyoruz. Savunma ve güvenlik çözümleri şirketimiz ‘Exim’ var. Çelik yeleklerden pasaport basımı yapan makinelerin temini, yeni kimliklerle ilgili hammadde temini gibi tüm güvenlikli işlerde biz varız. Kamu ağırlıklı özel sektöre de çalışıyoruz. Faktoring işi yaptığımız ‘Arena’ var. ‘2 nokta’ şirketinde 2011 yılından bu yana ödeme sistemleriyle ilgili çalışmalar yapıyoruz. Orada POS makinelerine yazılım yaparak satıyoruz. Lüks emlakta aracılık yaptığımız Sotheby’s şirketimiz var. ‘Billioner.com’da da yüzde 20 hissem var. Orası da 1.5 milyon üyenin olduğu on-line bahis ve şans oyunları sitesi.
– Lüks konut projelerine talep hiç de az değil. Bu ne kadar daha devam eder?
Türkiye ekonomisi büyüyor ve insanların da geliri yükseliyor. Emlak da dahil lüks mallara talep artıyor. Piyasa daha da büyüyecek. Lüks konut genel gayrimenkul içerisinde yüzde 5’lik bir yer tutuyor. Türkiye’deki lüks konutların metrekare fiyatları 25 bin dolara kadar çıkabiliyor. Bu fiyatlar Londra, Paris, New York ile yarışabilecek duruma geldi.
– Bugüne kadar oluşturduğunuz hangi markaları sattınız?
İddaa; spor bahis platformu. Nisan 2001 tarihinde Turkcell, Intralot ve Hitay tarafından Inteltek unvanıyla kuruldu. Bu girişimin sonucunda firmanın hızlı büyümesi sonrası Inteltek’teki yüzde 20’lik payı Yunan Intralot’a satma kararı aldık. Planet Elektronik şirketindeki yüzde 100 payın tamamını ise 2007’de Fransız Ingenico’ya sattık.
– Holding patronusunuz ama ‘girişimci işadamı’ deyince ilk akla gelen isimler arasındasınız…
İlk şirketimi 22 yaşındayken kurmuştum. 1980 yılında iş hayatına fiilen atıldım. 30 yılda 30 şirket kurdum. Bazıları hâlâ devam ediyor, bazılarını kapattık, bazılarını sattık. Ben değer yaratmayı seviyorum. Sıfırdan bir işi yaratıp ona belli bir değer kattıktan sonra satıyorum. Bir şirket kurduysam mutlaka satılabilir olmalı. Bir işi başlatmayı ve sonrasında onu belli bir seviyeye getirmeyi seviyorum.
– Bu işler kolay olmuyordur…
33 yıldır iş hayatındayım, bu kadar zamanda birçok olay yaşadık. Düştük, kalktık, yaralandık… Dışarıdan bakıldığı gibi kolay değil. Zorluklarla, türlü sorunlarla mücadelye ettik. Büyüyerek ayakta kalmayı başardık, bu da gerçek bir survivor olmayı gerektiriyor. İniş çıkışların, krizlerin olduğu bir ekonomide ayakta kalmak zaten beceri.
– Sürekli yatırım yapıyorsunuz. Bundan sonraki hedeflerde neler var, yeni alanlar mesela…
Sürekli yatırım yapıyoruz. İnsan kaynağı gücümüzü bin kişiye çıkardık. Son 7 yılda yaptığımız yatırımlarla hem istihdam, hem de ciro bazında yüzde 400’ün üzerinde bir büyüme kaydettik. Bundan sonra da yakın zamanda farklı bir alanda çalışmaya başlayacağız. Yeni bir sektöre girmeyi planlıyoruz ancak bunu açıklamak için henüz erken.
– Teknolojiye merakınız olmasa bu işler de olmazdı, bu ilgi nereden geliyor?
Ege Ünivesitesi’nde işletme okudum, sistem operatörü olarak çalıştım. O zamanlar bilgisayar, bilişim bilinen bir alan değildi. Üniversitelerin bilgisayarla ilgili bölümleri yoktu. Bir yıl programcılık yaptım. Girişimci olmaya 22 yaşında karar verdim. Teknolojiye bu şekilde adım attım.
– Başka bir iş yapmadınız mı?
1980’li yıllarda 8 yıl tekstil işiyle uğraştım. İplik toptancılığı, kumaş üreticiliği, fasonculuk yaptım. Türkiye’de birkaç bilgisayar firmasının olduğu dönemlerdi… Bilgisayarın olduğu kurumlar parmakla sayılıyordu. O dönem IT sektörüne adım attım. Otomatik tanıma, veri toplama sistemleri dediğimiz barkod okuyucu, yazıcı, radyo frekanslı terminalleriyle otomasyonlar yaptık. Sattığımız ürünlerin bakımını yapmak için bir firma kurduk. Bunun ardından başka şirketler de geldi.
– Cironuz…
418 milyon lira ciromuz var bu rakamı, bu yıl sonunda 505 milyon liranın üzerine çıkarmayı hedefliyoruz.
Katma değerli ürünler üretirsek ekonomi rahatlar
Türkiye bir sıkıntı içerisinde olursa bunu herkes yaşar. Ciddi bir ekonomik büyüme yaşayan Türkiye’de tüketim artmaya başladı, lüks olmayan tüketimin yanı sıra lüks tüketim de arttı. Türkiye, enerjisinin yüzde 40’ını doğalgaz çevirim santrallerinden elde ediyoruz. Biz bunu ithal ediyoruz. Rusya, İran ve Cezayir’den alıyoruz. Enerji yatırımları yapılıyor ama termik santrallerde ithal kömür kullanılıyor, çünkü bizim kömürümüz düşük değerli. Katma değerli ürünler üretip oradan kazanç sağlamalıyız, bu da ancak devlet politikası ile olur.
‘Beşten şaşma, altıyı aşma’
Hep orta karar bir öğrenci oldum. Benim durumumu ‘beşten şaşma, altıyı aşma’ diye özetlemek mümkün. Lise son sınıfta cebir ve geometri zayıf geldi karneye. O iki ders zayıf gelince, o sene sınıfta kalacağımı, üniversiteye de gidemeyeceğimi düşündüm. Bu yüzden de üniversite sınavına hiç hazırlanmadım. Geçeceğime inanmasam da bütünleme sınavlarına girdim. Cebirden 7, geometriden 3 aldım. O sene de Milli Eğitim Bakanlığı ilk kez bir karar aldı. Tek dersten kalan tüm öğrencileri, öğretmenler kurulu kararıyla geçirdiler. Bir sene daha okuyacağım lisede derken, bir baktım mezun olmuşum. Üniversite sınavına girdim, Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni kazandım.
Kaynak: Önce markalaşıyor sonra büyütüp satıyor – Röportaj – Star Gazete http://www.star.com.tr/roportaj/once–markalasiyor-sonra-buyutup-satiyor-haber-795680/