Çoğu zaman, yavaşlamak bilmeyen ülke ve dünya gündemindeki ana akım konulardan başımızı kaldırıp, radarımızın dışında kalan bölgelerde yaşanan gelişmelerle ilgilenmeyi ihmal ediyoruz. Bu nedenle özünde gayet büyük önem teşkil eden konular gözümüzden kaçabiliyor; benzer şekilde basında ve sosyal medyada da hak ettiği yansımayı bulamıyor. Örneğin, bağımsız yedi Türk devleti arasında yer alan Özbekistan ve Kazakistan’ın 2023 yılında tamamen Latin alfabesi kullanımına geçeceğini biliyor muydunuz? Bu haber birçokları gibi sizin de gözünüzden kaçtıysa, konunun neden irdelenmeye değer olduğuna dair birkaç fikrimi paylaşmak isterim.
Kazakistan bağımsızlığını kazandığı 1991 yılından bu yana Kiril alfabesini kullanıyor. Özbekistan ise 1993 yılında Latin alfabesine geçilmesine ilişkin yasayı kabul etmiş olmasına rağmen bugüne dek resmi yazışmalar ve devlet dairelerinde Kiril alfabesi kullanımına devam etmiş, yani Latin alfabesi yeterince yaygınlaşamamış.
Burada soydaşımız olan insanlardan oluşan 50 milyonu aşkın bir nüfustan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu konunun Türkiye açısından da son derece önemli olduğu şüphesiz. Her ikisi de 1991 yılında bağımsızlığını kazanan Kazakistan ve Özbekistan, dünyada ilk olarak Türkiye tarafından bağımsız birer devlet olarak kabul edildiler. O günden bugüne dek gerek siyasi gerekse ticari anlamda daima iyi ilişkiler içinde olduk. Gelecekte de söz konusu ilişkilerin güçlenerek devam etmesi için Latin alfabesinin büyük bir fırsat kapısını aralayabileceğini göz ardı etmemek gerekir. Bu noktada Türkiye Dış İşleri Bakanlığı ve Türk Dil Kurumu (TDK) gibi resmi mercilerin devreye girerek, Kazakistan ve Özbekistan’da Latin alfabesinin Türkiye’de kullanılan karakterlerle kullanılması yönünde harekete geçmeleri son derece yerinde bir hareket olacaktır. Türk devletlerini kapsayan coğrafyada yaşayan halkların birbirini daha kolay anlayabileceği ve bunun doğal bir sonucu olarak daha iyi iletişim kurabileceği bir gelecek yaratmak elimizde.
Kazakistan ve Özbekistan’ın Latin alfabesinin Türkiye’de kullanılan versiyonunu kullanmaya başlaması halinde, özellikle gençlerimizin bu ülkelerle kültürel bağının güçlenmesine katkı sağlanacak; eğitim ve turizm gibi alanlarda trafik yoğunlaşacaktır. Bunun yanı sıra; Kazak, Özbek ve Türk yatırımcıların da bu alfabe ortaklığını yeni girişimler için büyük bir kolaylık olarak değerlendireceği şüphesiz. Bölgedeki en güçlü Türk devleti olarak, geç kalınmadan devlet yetkilileri nezdinde harekete geçilmesi ve bu konuda kamuoyu oluşturulması gerektiğine inanıyorum.
Azerbaycan’ın da Latin alfabesine geçişi yıllar önce oldu. Şu anda bizim alfabemizde kullanılmayan bazı harf ve işaretleri de kullanıyorlar. Yine de, ortak dilimiz nedeniyle onları kolayca anlayabiliyoruz.
Azerbaycan ile ilişkilerimiz Dağlık Karabağ’ın kurtuluşu ile daha da arttı. Onlara Azeri değil Azerbaycan Türk’ü demeyi öğrendik, birbirimize hemen nasıl kanımızın kaynadığını gördük.
Azerbaycan’da, Kazakistan’da, Özbekistan’da konuşulan dillerin Azerice, Kazakça, Özbekçe değil Türkçe olduğunu sadece lehçe farklılıkları olduğunu, o ülkelere giden vatandaşlarımızın 2-3 ay içinde oradaki Türklerle çok rahat anlaşabildiğini anladık.
TDK ve Dışişleri Bakanlığımız kanalıyla Azerbaycan’daki alfabede de bazı değişimleri önerebiliriz. Eğer dil yapımız için gerekiyorsa alfabemize biz de bir iki harf katabiliriz.
Türk dünyasının dilbilimcilerinden oluşan bir heyet bu işin üstesinden gelir.
Biz Türkler 1071 yılında Malazgirt savaşı ile Anadolu’ya girdiğimizi kabul ediyoruz. 50 sene sonraki 2071 hedeflerimizden biri de tüm Türklerin aynı alfabe, aynı harf ve karakterleri kullandığı bir Türk dünyası olmalıdır.