Hatırlarsanız Türkiye’de yıllarca bir Bor efsanesi dillerde dolaşır durur. 2011 yılında 855 Milyon Dolar seviyesinde gerçekleşen bor ihracatımızın 2012 yılında 1 Milyar Doları aşması bekleniyor. Hammadde olarak herhangi bir ithal girdi kullanılmayan ve üretiminin tamamına yakınını ihraç eden bir sektör olarak bor, cari açığımızın düşürülmesinde en önemli silahlarımızdan biri haline gelebilir. Enerji Bakanı’mızın bir toplantıda belirttiği üzere kar marjının da % 60 seviyelerinde bulunduğunu göz önüne alırsak, bor madeni cari açıkla mücadelede gelecekte bize çok yardımcı olacak gibi.
Dünyadaki bor rezervinin % 70’i Türkiye’de bulunuyor ve bu maden ağırlıklı olarak Kütahya’nın Emet ve Hisarcık ilçelerinde çıkartılıyor. Emet Bor İşletmesi’nin ürettiği bor ve borik asit; cam, seramik, tarım, izolasyon, demir-çelik ve ilaç başta olmak üzere 280 sektörde kullanılıyor. Dünyadaki bor tüketimi 2011 yılında % 32 artış gösterirken, Türkiye’nin bor ihracatı da % 21 artışla 2 Milyon tona ulaştı. Kuzey Amerika ve Asya’da bor tüketimi artarken, Avrupa’da krizin de etkisiyle azalma meydana geldi.
Bor, tarih boyunca önemli bir maden olmuş. Babilliler, bor’u altın üretmek için kullanmışlar. Eski Yunan ve Roma’da ise bor ilaç yapımında kullanılmış.
Bor’un önemi her geçen zamanda daha da anlaşılmakta. Kullanım alanlarının artması ile bor tüketiminde de artış beklenmekte. 2023 yılında bor ihracatımızda 10 Milyar ABD Doları’na çıkabiliriz. Yüksek kar marjı ve ithal girdinin olmaması nedeniyle neredeyse % 100 net ihraç eden konumda olduğumuz bu alanda, umarım sadece hammadde ihracatı ile değil, teknolojik yatırımları da gerçekleştirerek, daha yüksek katma değerle dünyaya daha fazla satışını da sağlayabiliriz.