Zamanın nasıl geçtiğini anlamak bazen gerçekten zor…
1980 yılında, yalnızca bir masa ve büyük hayallerle başladığımız Hitay Holding hikâyemiz, 45. yılını gride bırakıyor. Geçen bu uzun sürede değişen çok şey oldu: sektörler dönüştü, teknoloji ilerledi, yeni pazarlar açıldı, iş yapma biçimleri baştan sona değişti. Ama bazı şeyler hep aynı kaldı. Bunların başında da, yeniliğe duyduğumuz merak ve iş yaparken gösterdiğimiz cesaret geliyor.
Geçtiğimiz hafta, tam da bu yolculuğun dönüm noktalarından biri olan 45. yılımızı, Hitay Holding’in kıymetli ekip arkadaşlarıyla birlikte kutladık. Hem geçmişe dönüp birlikte başardıklarımızı hatırladık hem de önümüzdeki yıllara dair heyecanımızı, hedeflerimizi konuştuk. Bu tür anlar, sadece bir kutlama değil; aynı zamanda durup düşünmek, geriye bakmak ve geleceğe yeniden odaklanmak için bir fırsat oluyor.
Kurumsal başarı hikâyelerinde genellikle sayılar, projeler, büyüme oranları konuşulur. Elbette bu göstergeler önemlidir ama biz, başarının kaynağının rakamların çok ötesinde olduğuna inanıyoruz.
Başarıyı mümkün kılan şey, o sayıları ortaya çıkaran insanlardır.
Bu yüzden bizim hikâyemizde teknolojiden önce insan, stratejiden önce ekip ruhu, başarıdan önce inanç ve sebat vardır.
Hitay Holding olarak 45 yıl boyunca farklı sektörlerde, farklı ölçekte işlere imza attık. Ama her işin temelinde ortak bir kültür, ortak bir değer yapısı var:
Karşılıklı güven, birlikte üretme arzusu ve değişimden korkmayan bir bakış açısı.
Bugün ne yaptıysak, birlikte yaptık.
Ve bu birlikteliği bir kez daha kutlamak bizim için çok anlamlıydı.
Yolculuğumuzun Dönüm Noktaları
Kutlama gecemizde geçmişe dönüp bazı kilometre taşlarını birlikte hatırladık.
1988 yılında, Exim ile Türkiye’yi barkod teknolojisiyle tanıştırdığımızda, bu sadece teknik bir yenilik değil; ülke perakendesi, lojistik ve tedarik zinciri için yepyeni bir dönemin başlangıcıydı. Bugün Exim, 60’tan fazla ülkeye nitelikli polikarbon ürünleri ihraç ediyor, kimlik ve pasaport çözümleriyle global ölçekte ilk 3 oyuncudan biri konumunda.
Sonrasında Teknoser’in 27 yıllık büyüme yolculuğuna dönüp baktık. Türkiye’nin dört bir yanında, 79 noktada hizmet veren güçlü bir sistem entegratörüne dönüşen bu yapı, son 3 yılda ortalama %70 büyüme gösterdi. Bu başarının ardında, doğru stratejiler, sağlam liderlik ve elbette yine güçlü bir ekip var.
Bilyoner, dijitalleşmenin sunduğu olanakları en erken değerlendiren şirketlerden biri olarak öne çıktı. Bugün 5 milyonun üzerinde kullanıcısı olan, yapay zekâ destekli projelerle büyümesini sürdüren Bilyoner; sektöre yalnızca hizmet değil, aynı zamanda yön veren bir aktör haline geldi. Bahista, Bahisandra, Profesör Bahista gibi projelerimiz de bu yenilikçi bakış açısının birer ürünü.
Kısa sürede sektöre dinamizm getiren AltiliGanyan.com ise at yarışını dijital ve eğlenceli bir platformla buluşturarak farklı bir kullanıcı deneyimi sundu. Bu alanda hâlâ önemli fırsatlar olduğunu düşünüyoruz ve bu alandaki yatırımlarımızı sürdürüyoruz.
Elbette geleceğe dair en kritik adımlarımızdan biri enerji alanında. Endonezya’da Java ve Sumatra Adaları’nda sahip olduğumuz 7 jeotermal saha ile bölgedeki enerji yatırımlarımızı büyütüyoruz. Bugün bu alanda 50 milyon doları aşan bir yatırım hacmine ulaştık. Bu sadece finansal değil, stratejik bir yatırım. Hedefimiz net: 1.000 MW kapasiteye ulaşmak. Bu hedef bizi, yalnızca enerji sektöründe değil, küresel ölçekte önemli bir oyuncu olmaya bir adım daha yaklaştırıyor.
Toplumsal Faydayı Önceliklerimizden Birisi Yaptık
Sadece iş yapmayı değil, değer üretmeyi ve toplumsal fayda sağlamayı önceliklendirdik.
2019’da kurumsal yapıya büründürdüğümüz Hitay Vakfı, bu yaklaşımımızın somut bir yansıması. 10. yılını geride bırakan sanat yarışması, burs programları ve sosyal projelerle yüzlerce gence ve sanatçıya destek vermeye devam ediyor. Bizce bir kurumun ruhu, sadece iş sonuçlarıyla değil; topluma kattığı değerle, dokunduğu hayatlarla da şekillenir.
Geçmişten Güç Alarak Geleceğe
Bugün geriye dönüp baktığımda, 45 yılın içinde çok şey biriktiğini görüyorum: Deneyim, başarı, hata, öğrenme, sebat ve cesaret. Ama en çok da birliktelik.
Bu 45 yıllık başarı, bir kişinin değil; ortak emeğin sonucu.
Bu yüzden şuna yürekten inanıyorum:
Bu yolculuk, birlikte yürüdüğümüz için anlamlı.
Başarı; sadece rakamlardan değil, dayanışmadan, birlikte üretmekten ve ortak hayallere inanmaktan doğuyor.
İyi ki varsınız.
İyi ki bu yolculuğun bir parçasısınız.
Ve iyi ki 50. yıla birlikte yürüyoruz.








Zamanın nasıl geçtiğini anlamak bazen gerçekten zor…
Özbekistan’da bu yıl ilki düzenlenen ve uzun zamandır kapılarını açmasını beklediğim Buhara Bienali, “Recipes for Broken Hearts / Kırık Kalpler İçin Reçeteler” temasıyla başladı. Bienal için önce Özbekistan’ın başkenti Taşkent’e geldik; Taşkent temiz ve düzenli bir şehir, insanları kibar ve yardımsever; geleneksel Türk misafirperverliği burada da geçerli.
1975 yılında Kabataş Erkek Lisesi’nden mezun oldum… Aradan geçen 50 yılın ardından bile, okulun bahçesine her adım attığımda, sanki zaman hiç geçmemiş gibi hissediyorum.